
KRAL ARTHUR (Kaynak; Wikipedi)
Kral Arthur, Britanya mitolojisindeki efsanevi Camelot kralı. Hikâyeleri, 5. yüzyıl sonları ya da 6. yüzyıl başları Britanya'sında geçen Arthur, Britanyalılar için savaşta ve barışta ideal kralın simgesi olmuştur. Arthur'un, Sakson istilacılara karşı Kelt asıllı Britonların koruyucusu olduğuna inanılır.
Arthur adına ilk kez, 6. yüzyıla tarihlenen, erken dönem Kelt halk şiirlerinde rastlanılmıştır. Kral Arthur hakkındaki ilk öykülere ise Ortaçağ'da yazılmış romanslarda rastlanır.
9. yüzyıl civarına tarihlenen ve birkaç farklı derlemesi olan Galli rahip Nennius'un Historia Brittonum (Britonlar Tarihi)'nde kral olarak değil, tek eli ile 960 kişiyi öldüren bir komutan olarak geçer. Arthur efsanesi ile ilgili en önemli kaynak Monmouthlu Geoffrey'in 1136 yılında yazdığı Historia Regum Britanniae (Britanya Kralları Tarihi)dir
kral Arthurun gerçekten ingiltere kralı olup olmadıysa bilinmemektedir kimi tarihçiler buna candan inanırken kimileri ise onu bir asilzade ve dönemin güçlü bir komutanı olarak sayar her iki şekildede kaynak yetersizliği mevcutur .
Taştan sökerek aldığı kılıcı Ekskalibur, büyücüsü Merlin ve meşhur Yuvarlak Masa Şövalyeleri, aslında daha çok Arthur'u konu alan edebiyatçıların ürünleridir. Kral Arthur'un mezarının Avalon'da olduğu iddia ediliyor.
Bu kılıcı taştan çıkaran kişi, tüm Britanya’nın hakimi olacaktır.” aslında bütün hikaye bu sözle ve efsanevi kılıcı daha 15 yaşındayken taştan çıkarmasıyla başlar çocuk arthur un ailesinden olan (aslinde evlatlık ) ector:babası kay:kardeşi idi ancak kılıcı çıkarsa bile ingiltere kralı olamıyacağı çünküailesinin soylu bir aileden gelmdiği öne sürülmüştü bunun üzerine ector onu evlatlık edindiğni söylemek zorunda kalmıştır o sıraların en büyük kahini(druid)'i olan merlin bu evlatlık olayını onayladı ve merlininde yardımıyla arthur tahta çıktı gerçek ailesine gelicek olursak; Babası Britanya Kralı Uther Pendragon annesi ise Cornwal Düşesi İgraineydi. Tamamen kralın soyundan geliyordu.
Arthur kral olduktan sonraki dönemler ise çok daha karanlıktır genel inanışa göre topraklarını genişletmiş ve halka kendini zamanla sevdirmiştir.Margawse evllendi irlanda seferinden sonra ancak evlilikleri tanrıları çok kızdırdı ve ikisini lanetlediler arthur un bilmediği şey Margawse'nin aslında öz kardeşi olduğudur ve merlinin bununla ilgilide bir sözü vardır Bu birleşmeden doğacak çocuk sana elleriyle ölümü getirecek arthur doğacak bütün soylu çocukları bir gemide topladı ve deniz aşırı ülkelere yolanmasını emreti bunun üzerine yalnızca bir oğlu kurtuldu kıyılarda bir adam buldu onu ve adını Mondred yaptı. daha sonraları yeni bir yasal varis arayışına giren kral Arthur Sör Leodegrance’nin kızı Guinevere'yle evlendi bu da onu hem yuvarlak masa şövalyelerinin en büyük söz sahibi hemde imparatorluğa yeni bir veliyaht verme imkanı doğurtu kral Arthur bu sıralarda büyük roma imparatorluğna bile kafa tutcak bir hale gelmişti nitekimde zaferle sonuçlamıştı yanında ise sadık dostu lancelot vardı ancak zamanla bu yakın dost ona ihanet eidcek ve Guinevere ile Lancelot arasındaki yakınlaşma aşka dönüşecekti Arthur’un ve şövalyelerin güvenini kaybeden Lancelot’un en büyük destekçisi Gawain de artık onun düşmanıydı. Çünkü Lancelot’un gözünü bürüyen bu lanetli aşk, kraliçesini kaçırmaya çalışırken Gawain’in kardeşlerini de öldürmesine yol açmıştı.Mondred, kraliçeye ve tüm imparatorluğa sahip olacağını ve Arthur’un artık yaşamadığını söyledi herkese bunun üzerine tekrardan ingilterenin korunması için bir sefer berlik verildi ve eski dostlar telkrardan birleşti. Ancak Arthur ve Mondred çoktan savaşa başlamışlardı bile arthur sonunda oğluna son kılıç darbesini vurcakken Mondred den ölümcül bir darbe aldığı söylenir arthur sonunda son nefeslerini veriyordu.son istegi olarak ölürken, yanındaki Bedivere’den Excalibur’u alıp göle atmasını istedi. Ancak bunu başaramadı kılıç göz kamaştırıcıydı ve bunu yapamadı elleri titredi ancak 3. bir sefer denemesinde attı Arthur artık ölmüştü, yuvarlak masa şövalyeleri dağılmıştı.
Lancelot'a gelirsek o ise kralının kılıcının bekçisi olarak excalibur un taşının etrafına bir kilise yaptırıp o kilisede bir papaz olarak yaşadı son nefesine kadar orayı korudu
Arthur'un etimolojisi
Arthur'un kökeni hala bir tartışma konusudur. Kimileri Latin aile ismi olan Artorius'tan türediğini söylemektedirler (fakat muhtemelen Mesapik ya da Etrüsk kökenli). Diğerleri Galler dilinde "ayı" anlamına gelen arth ile ur un birleşmesiyle "ayı-adam" olduğunu söylemektedirler, gerçi bu teori sağlam değildir. Eski Galler dilindeki Artgur ve Orta/Modern Galler dilindeki Arthur'un kökü, Arthur değil, bir Briton ismi olan Arto-uiros olmalı (Galler şiirlerinde Arthur ismi hep -ur hecesiyle biten kelimelerle kafiye oluşturur, -wr- ile değil. Bu da gösterir ki ikinci element [g]wr "adam" olamaz). Belki de bunun, eski Latin Arthur mitolojisi yazılarında Arthur'un ismi Arthur ya da Arturus diye yazıldığı, hiçbir zaman Artorius diye yazılmadığıyla bir ilgisi vardır. Her halükarda bu, Arthur isminin kökeni hakkında bir şey açıklamış olmayabilir, Sembolü ve adının anlamı ayı olan Kelt tanrıçası Artio da Arthur'la bağlantılı sayılmıştır. Artorius Galler dilinden alındığı zaman kendi kendine Art(h)ur olmuş olabilir; John Koch'un söylediğine göre bunun açıklaması, tarihî Artur'un şu anki Latin kaynakları (eğer Artorius denilseydi ve bir efsane olmasaydı) 6. yüzyıl'dan sonra yazılmış olması lazımdır.Başka bir ihtimal ise Arthur'un 5.yüzyılda yaşamış Britanya kralı Riothamus olmasıdır.

15. yüzyılda Peter Vischer tarafından yapılmış anakronik bir Arthur levhası.

Kral Arthur; 15. yüzyıl
Kral Arthur
Kral Arthur ve Yuvarlak Masa Şövalyeleri bir dizi ortaçağ öyküsünün kahramanlarıdır. Bu öykülerin oldukça ünlü olmasına karşın, Kral Arthur'un gerçekte kim olduğu bilinmez. Günümüzde tarih yazarlarının çoğu, Arthur'un İS 500'lerde İngiltere'deki kabilelerden birinin başkanı olduğu görüşündedir. Kral Arthur'un Sakson istilacılara karşı çok büyük bir orduyu yönettiği sanılmaktadır. 8. yüzyılda yaşayan ilk Galli tarihçilerden Nennius, Arthur'dan söz eden ilk yazardır.
Arthur'un savaştığı Saksonlar, çoğunlukla İskandinav ülkelerinden ve Almanya'dan geldiler. Birbirini izleyen Sakson grupları, Kuzey Denizi'ni geçip, İngiltere'ye giderek Britonlar'a saldırdılar ve bu topraklarda yerleştiler. Saksonlar'dan kaçan Briton ve Kelt gruplarının bir bölümü İngiltere'nin batı ve güneybatısındaki, bugün Galler ve Cornwall olarak bilinen bölgeye, ötekilerse Manş Denizi'ni geçerek Fransa'nın Bretanya bölgesine yerleştiler.
Galler, Cornwall ve Bretanya'da Arthur hayranlıkla anıldığı için onunla ilgili öyküler kuşaktan kuşağa geçti. Her öykü, bir öncekinden daha olağanüstüydü. Sonunda, Arthur gelmiş geçmiş en büyük kahraman durumuna geldi; birçok yiğit şövalyenin karşısında saygıyla eğildiği büyük ve iyi bir kral olarak tarihe geçti.
Arthur'un şatosu Camelot'un nerede olduğu hâlâ bir gizdir. İngiltere'de Camelot'un bulunduğu yer olduğu ileri sürülen altı değişik yöre vardır.
Günümüzde Arthur'un kim olduğu ya da nerede yaşadığından çok İngiltere, Fransa ve hatta Almanya'daki köklü Kral Arthur öyküleri geleneği önem taşır.
Nennius'un Arthur'dan ilk kez söz etmesinden sonraki 400 yıl boyunca Arthur hakkında başka bir şey yazılmadı. 12. yüzyılda Kral Arthur'la ilgili öyküler yaygınlaştı. İlk öyküler Latince yazılmıştı. Ama hemen sonra, ingiliz ve Fransız şairler, şiirlerinde Arthur'la ilgili öykülerden yararlandılar.
15. yüzyılda ingiliz yazar Thomas Malory, Arthur öykülerinin büyük bir bölümünü Arthur'un Ölümü (Morte d'Arthur; 1485) adlı kitabında topladı. 1948'de Türkçe'si de yayımlanan bu kitap, başlığının Fransızca olmasına karşın, İngilizce olarak kaleme alınmıştı ve 1485'te matbaada basılmış ilk İngilizce kitaplardan biriydi.
19. yüzyılda birçok insan ortaçağa ilgi duymaya başladı. Bir grup ünlü İngiliz şairi kendilerine göre yeniden yazdıkları Arthur öykülerinde Malory'nin kitabından esinlendiler. Bunlann içinde belki de en çok tanınanı, Lord Alfred Tennyson'un The Idylls of the King (1859; "Kral Manzumeleri") adlı yapıtıdır. Alman besteci Richard Wagner de Arthur efsanelerinin kahramanlarını konu alan operalar yazdı. Parsifal, Tristram ve Isolde ile Lohengrin bunlar arasındadır. Kral Arthur'la ilgili çok sayıda çocuk kitabı da yazılmıştır.
Kral Arthur'un Öyküsü
Efsaneye göre Arthur henüz çocuk yaştayken Britonlar'ın kralı oldu. Babası Kral Uther Pendragon öldüğünde, şövalyeler kiliseye giderek, yeni bir kral bulmalarına yardımcı olması için Tanrı'ya yalvardılar. Kiliseden çıktıklarında kilise bahçesinde kocaman bir kaya gördüler. Kayanın üzerinde bir örs vardı, örse bir kılıç saplanmıştı. Üzerinde altın harflerle kılıcı kim çekebilirse, onun kral olacağı yazılıydı. Bütün şövalyeler denedi, ama hiçbiri kılıcı yerinden kıpırdatamadı.
Aylar sonra, şövalyeler arasında düzenlenen bir yarışmada şövalyelerden biri, Sir Kay, kılıcını getirmeyi unutmuştu. Yardımcısı Arthur'u kılıcı almaya gönderdi. Arthur kılıcı bulamayınca, onun yerine örse. saplı olan kılıcı çekip Sir Kay'a getirdi. Şövalyeler önce, henüz çocuk olan birinin kral olmasını istemediler. Ama Arthur kılıcı çektiği için kral oldu.
Arthur daha sonra, İrlandalılar'ı yenmesi için yardım ettiği Carmalide kralının kızı Guinevere'yle evlendi.
Arthur'un öğretmeni ve danışmanı, sihirbaz Merlin'in yaptığı yuvarlak masada her şövalyenin yeri vardı. Masa yuvarlak olduğu için hepsi eşit konumdaydı. En ünlü şövalyeler Sir Lancelot, Sir Gavvain, Sir Tristram, Sir Galahad ve Sir Perceval idi. Şövalyeler Camelot'tan çıkıp birçok serüvene at koşturdular; kötü şövalyeleri öldürüp, birçok güzel prensesi kurtardılar.
Sir Lancelot şövalyelerin en güçlüsüydü.
Kral Arthur'u kendisine başkaldıran yeğeni Sir Mordred öldürdü. Savaşta yenilen Mordred ölürken Arthur'u başından kılıçla yaraladı. Arthur kendisinin de ölmek üzere olduğunu biliyordu. Sihirli kılıcını göle atması için Sir Bedivere'e verdi. Gölün kraliçesinin Athur'a vermiş olduğu bu kılıç Arthur ölünce geri verilecekti. Sir Bedivere bu güzel kılıcı atmak istemedi, sakladı.
Ama Arthur Sir Bedivere'i tekrar tekrar göle gönderdi. Üçüncüsünde Sir Bedivere kılıcı göle attı. Sudan bir el çıkıp, kılıcı yakaladı ve havada üç kez salladı. Sonra kılıç suda kayboldu. Bundan sonra siyah başlıklar giymiş üç peri kraliçesi Arthur'u almak için kayıkla geldi. Arthur'u, bir gün geri döneceğine inanılan sihirli Avlon Adası'na götürdüler.
Tarihsel Arka plan
Britanyanın efsanevi büyük kahramanı Kral Arthurun öyküleri sekiz yüz yıldan uzun bir süredir yaygındır ama bilim adamları gerçek Arthur hakkında çok az şey öğrenebildiler. Çünkü savaşlarını gösteren çağdaş hiçbir kanıt bulunamadı. Yakın zamandaki bulgular Arthurun İ.S 454-470 yılları arasında hüküm sürmüş Riothamus (4) diye adlandırılan 5. yüzyıldaki bir Britanya kralı olduğunu gösteriyor. Efsanevi Kral Arthur gibi Riothamus 12.000 savaşçıdan oluşan bir orduyla Galyaya yürüyor. Büyük bir cesaretle savaşıyor ama Burgundyde Gothlara karşı yeniliyor. (Üzülsem mi sevinsem mi?) Gothların önünden çekilirken bugün de hâlâ duran Avallon denilen bir Fransız kasabasından geçiyor.
Kimi bilimadamları gerçek Arthurun büyük olasılıkla Arturius adlı 500-517 yılları arasında istilacı Saksonlara karşı zafer kazanmış bir süvari generali olduğunu düşünüyorlar.
Başarıları ne olursa olsun gerçek Arthur hem kendi döneminde hem de sonraki yıllarda öylesine ilgi çekici bir kişilikli Gal folklorunda onun adıyla bütünleşmiş sözlü bir gelenek var. Altıncı yüzyılda Jordanes on birinci yüzyılda William adlı birilerinin yazdıkları şimdi bu malzemeye eklenmektedir.
Arthur; edebiyatta ilk olarak İ.S 1136da Latince yazılmış Monmouthlu Geoffreynin Historia Regun Britanniae (5) kitabında görülmektedir. Geoffrey Britanya tarihi üzerine bir kitaba gereksinim duyulduğunu düşündüğünde Arthur zaten Gal ülkesinin sözlü geleneğinde yaygın bir konuydu. İ.Ö 1200 yılından İ.S 689 yılına kadar 1900 yılı kapsayan tarih kitabında Geoffrey Arthuru baş kişi yapmayı seçti.
Geoffreyin topladığı malzemeler için kaynak belirtmesine karşın bilimadamları onun o günkü geleneği izlediğine ve folklor ile kendi düş gücünü kullandığını örtmek için uydurma kaynaklar yarattığına inanıyor. (Tabi bu ne kadar doğru tartışılır) Bundan ötürü onun çalışması tarihten önceki edebiyat olarak anlaşılmaktadır.
Bütün Britanya adaları ve Avrupanın birçok kısmını ele geçirmiş büyük Britanya Kralı Arthurun yaratılmasını Geoffreye borçluyuz. Geoffreynin yorumunda Arthur yokluğunda krallığı ele geçiren yeğeniyle savaşması için yurduna çağrılmasaydı Romayı da ele geçirebilirdi. Geoffrey Arhurun olağandışı doğumunu ve ölümünü; güzel ama vefassız karısı Geueneverei; büyücü Merlini ve şövalyelik kavramını dünyaya tanıtır. Geoffrey Arthurun daha çok asker olan yönünü ele almıştır. Ama başka yazarların daha derinden ilgilenmeleri için esin kayanağı olabilecek konuları da Merlin Guenevere büyü ve soyluluk kavramını- yeteri kadar kitabında içermiştir.
Geoffreyin tarihi öylesine iyi yazılmış ki yalnızca kendi döneminde değil sonraki kuşaklarda da ilgi çekmeyi sürdürmüştür. 20. yüzyıl yazarları için hâlâ ana kaynaklardır bunlar. Şair Robert Wace İ.S 1155 yılında Geoffreyin tarihini serbest bir biçimde Norman-Fransız diline çevirdi. Kitapta Arthurun geçtiği bölümleri çoğalttı yeni kaynaklar kullandı ve çalışmaya daha saraylı bir tat kattı. Yuvarlak Masaya ilk kez değinen Wace oldu.
Başlıca Karakterler
Brutus: Aeneasın büyük torunu; Troya sürgünlerini Britanyaya götürür ve krallık kurar.
Aurelius Ambrosias: Kral Konstantinin oğlu; Uther Pendragonun ağabeyi; Britanya Kralı; Stonehange yaratıcısı.
Uther Pendragon: Kral Konstantinin oğlu; Aurelius Ambrosiasın küçük kardeşi; Britanya Kralı; Igrainein kocası; Arthurun babası.
Igraine: Cownwall Dükünün karısı; daha sonra Uther Pendragonun karısı ve Britanya Kraliçesi; Arthur ve Margaawsein annesi.
Arthur: Kral Uther Pendragon ve Kraliçe Igrainein oğlu; Gueneverein kocası; Mordredin babası; Britanya Kralı; Yuvarlak Masa Şövalyelerinin kurucusu.
Ector: Arthurun babalığı.
Kay: Ectorun oğlu; Arthurun kardeşliği; Yuvarlak Masa Şövalyesi.
Guenevere: Kral Leodegrancein kızı; Kral Arthurun karısı; Britanya Kraliçesi.
Merlin: Büyük büyücü ve kahin; üç Britanya Kralı Ambrosias Aurelius Uther Pendragon ve Arthurun danışmanı.
Lucius Hiberus: Arthur söyleninde Arthur yenip yerine geçene kadar Roma İmparatoru.
Margawse: Kral Uther Pendragon ve Kraliçe Igrainein kızı; Kral Arthurun kızkardeşi; Kral Orkneyli Lotun karısı; Kral Arthurdan Mordredin Kral Lottan Gawain Agravain Gaheris ve Garethin annesi.
Mordred: Kral Arthur ve kızkardeşi Kraliçe Margawsein oğlu Gawain ve Agravainin üvey kardeşi; Yuvarlak Masa Şövalyesi.
Gawain: Kral Arthurun yeğeni ve en sevdiği şövalyelerden biri; Kraliçe Margawse ile Kral Orkneyli Lotun oğlu; Agravain Gaheris ve Garethin kardeşi; Mordredin üvey kardeşi; Yuvarlak Masanın ikinci büyük kralı.
Agravain: Kraliçe Margawse ile Kral Lotun oğlu; Gawainin kardeşi; Mordredin üvey kardeşi ve arkadaşı; Yuvarlak Masa Şövalyesi.
Gaher Kraliçe Mawgawse ve Kral Lotun oğlu; Gawain ve Agravainin küçük kardeşi; Yuvarlak Masa Şövalyesi.
Gareth: Kraliçe Margawse ve Kral Lotun oğlu; Gawain ve Agravainin küçük kardeşi; Yuvarlak Masa Şövalyesi.
Lancelot: Benwickli Kral Banın oğlu; Yuvarlak Masanın en büyük şövalyesi; Kral Arthurun en sevdiği iki şövalyeden biri; Kraliçe Gueneverein en sevdiği şövalye ve taraftarı.
Bors: Galli Kral Borsun oğlu; Lancelotun yeğeni; Yuvarlak Masa Şövalyesi.
Pellinor: Yuvarlak Masanın büyük şövalyelerinden.
Bedivere:Yuvarlak Masa şövalyesi; Kral Arthuru canlı gören son şövalye.
Sizler de görüşlerinizi bildirin...
Paylaşımlarınızı saygı çerçevesinde yapmanızı rica ederiz, aksi takdirde silinir.